Dünyada meydana gelen gelişmelere baktığımızda bütün odak noktanın Ortadoğu, ABD ve Avrupa etrafında, kısacası doğu-batı ekseninde geliştiğini görmekteyiz. Dünya tarihine baktığımızda da çark sürekli olarak doğu- batı ekseninde dönmüş, sistem sürekli olarak doğu batı ekseninde şekillenmiştir. Gerek Birinci Dünya Savaşı gerekse de soğuk savaş doğu-batı ekseninde cereyan etmiş olup, ülke kaderleri bu iki eksen etrafında çizilmiştir. Şu anda dünyanın odak noktası ise ABD-Irak Savaşı, İsrail’in Ortadoğu politikaların etkisiyle aynen eskiden olduğu gibi doğu-batı ekseninde cereyan etmeye devam etmektedir. Mim Kemal Öke’nin de belirttiği gibi dünya olarak yanlış eksende odaklanmış durumdayız. Ortada bir hesap hatası, politikalarda bir sapma meydana gelmiş durumdadır.
Bugün dünyanın derdi doğu-batı hesaplaşması değil.
Bugün gündemi İsrail’in politikaları belirlememeli.
Şu anda yerkürenin asıl sorunu doğu-batı çıkmazlarına sıkışmış durumda olmamalıdır.
Evet, ortada halen devam etmekte olan bir savaş var. Hatta buna iç savaş demek daha doğru olur. Kuzey Irak Şiiler, Sünniler ve Kürtler olarak üçe bölünmüş bir durumda. Irak’ta hergün yüzlerce kişi ölüyor. Kardeş kardeşi vuruyor. Ama diğer tarafta ise imha olmaya başlayan bir kitle mevcut. Bu kitle ise doğu batı ekseninde değil kuzey-güney ekseninde değerlendirilmelidir. Kuzeyde gelişmiş, refah içinde yaşayan ülkelere karşın, perişan hale gelmiş Afrika, Latin Amerika, Asya ülkeleri kendi kaderlerine mahkum edilmiş durumdadırlar. Yıllardan beri devam eden açlık ülkeleri mahvetmiş durumdadır. Bu bölgelerde 1989′da yapılan araştırmaya baktığınız zaman tüyleriniz diken diken oluyor. Latin Amerika’da 100, Güney Asya’da 350, Doğu Asya’da 150, Afrika sahrasının güneyinde 300, öteki bölgelerinde 100 milyon insan açlıkla savaşmış. Şu anda ise durum bundan farklı olmadığı hatta kat be kat daha fazla da yükseldiği açık bir şekilde gözükmektedir. Dünya nüfusunu besleyemez hale gelmiştir. Açlıktan çocuklar şapır şapır toprağa dökülmeye başlamış, Afrika’da AIDS ten dolayı bir nesil imha olmaya sürüklenmiştir.
2006 yılında Afrika’da 25 milyon kişi aids’li olup bunlardan 2.2 milyonu ölümle sonuçlanmıştır. 1990′dan günümüze kadar HIV virüsü taşıyan kişi sayısı dünya ve Afrika olmak üzere gösterilmiştir. Dünyanın %63′ünü Afrika oluşturmaktadır.
Dünyada her yıl 10-11 milyon çocuk açlıktan ölmektedir. 2000- 2005 yılları arasında 50 milyonun üzerinde çocuk ölmüştür. Bu rakamlar tabi ki sadece eldeki raporlardan ibarettir. Gerçek rakamlar ise bunlardan daha fazla olduğu kesindir.
Dünya, özellikle de Afrika bu sıkıntılarla yanıp kavrulurken diğer zengin ülkeler ise sadece izlemekle yetinmektedirler. Gelişmiş ülkelerin bütçelerinden ayırdıkları yardım oranları 1960 yılından bu yana yarı yarıya düşmüş durumda. Dünya Gıda Örgütü’nden yapılan açıklamaya göre, 2003 yılında 511 milyon dolar yardımda bulunmayı taahhüt eden ülke ve kuruluşlar bu miktarın sadece %56’sı oranında yardımda bulundular. Bu ülkeler gelirleri arttıkça yardım fonlarını daha da küçültüyor. 2003 yılında zengin ülkelerin yardım bütçesi ortalama %0. 25 gibi oldukça düşük bir rakama karşılık gelirken ABD için bu rakam sadece %0. 14 oldu. Bu da Irak’ı işgali için harcadığı miktarın sadece onda biri.
Üzerine kitaplar yazılması gereken bu konuda hem halk hem de ülke olarak duyarlı olmalıyız. İnsanlığı asıl ilgilendiren konular doğu-batı ekseninde olmadığını kuzey-güney ekseninde olduğunu bir kez daha belirtmek istiyorum.
Konu: Dünya..... 
Çarş. Mayıs 20, 2009 12:23 pm
